8 Temmuz 2013 Pazartesi

Erzurum'da ramazan....

Şöyle bir anım var: Geçen ramazan, iftara yakın Mumcu'nun arka sokaklarından birinde, daracık bir yolda koşturuyorum. Eski apartmanlar, ara ara cumbalı ahşap evler, kıyıda köşede bir zamanların azametinden eser kalmamış metruk binalar, , muslukları aşırılmış ecdat yadigarı çeşmeler...

Ezana az bir zaman var, pencelerden sesler geliyor. başımı kaldırıyorum; perdelerin ardında bir koşturmaca, telaş... zaman zaman yemek kokuları geliyor burnuma. Çaykara tarafına bakıyorum, gün batmak üzere, nefis ve hüzünlü bir kızıllık... bazen, iki evin arasından, ansızın, tarihi sokaklarla  birlikte şahane hatıralar görünüyor; gez mahallesi tarafı cıvıldaşıyor. Kuşkay acı acı gülümsüyor bana. 
Adımlarım ister istemez yavaşlıyor, neye yetişmeye çalışıyorsun diyorum kendime, niye bu telaş? 
Sonra bir sessizlik çöktü sokağa, belki birkaç saniye sokakta kimse nefes bile almadı sanki. derken büyülü bir ezan başladı. başka ezanlar da yetişti, çoğaldılar. ardından çatal, kaşık sesleri, sevinçli konuşmalar ve mutluluk yükseldi sokaktan; bu mutluluk o kadar gerçekti ki elimi uzatıp yakalamak istedim, olmadı.
Lala Paşa tarafına sürükledi beni ayaklarım. avlusuna girdim, oturdum. İftar yapmaktan vazgeçtim bir süre. Kimse yoktu  etrafta,anılarım ve benden başka kimse yoktu...
Severim ramazanları; ruhunu severim bir kere; rengine, cıvıltısına, kokusuna, iklimine bayılırım. ikindiden sonraki halsizliği, iftara az kala gelen enerjiyi filan severim.Hele bir de Erzurum'da ise,ruhumda hissederim o derin maneviyatı. Hayırlı Ramazanlar dadaşlar!

30 Haziran 2013 Pazar

Keşke artık hiç göç almasak....

Namussuz çıkmaz kolay kolay Erzurum'dan, çıkanlarsa zaten Erzurumlu olamamışlardır hiç.Bizim kavgamız ekmekledir ; yoklukla,soğukladır. Karşımıza bir yabancı çıktı mı önce bir süzeriz, tanımaya çalışırız ilk, sonra bir ikindi vakti oturup kıtlama çay içip sohbet ettiğimizde biz sigara tutarız.Çayları da kendimiz ödeyeceğimiz gibi.Yokluk, yoksulluk ve yalnızlık arasında kalan güzel insanların iradeleriyle girdikleri savaşlardan çoğu kez mağlup çoğu kez de mağrur ayrıldığı şehir Erzurum.Buraya geldiğinizde cağ kebabı yemeden dönmeyin. Çeşmelerimizden su içmeden dönmeyin.Hamamlarımızda, kaplıcalarımızda çimmeden dönmeyin.Çayımızı içmeden, kıtlama şekerimizi, kadayıf dolmamızı yemeden dönmeyin. Ve bir köyümüze, evet, bir köyümüze uğramadan dönmeyin. Görün o köylerin yaşantısını. Ve oradaki insanların ne kadar gururlu ve onurlu olduklarını.


Bakmayın caddede üç beş volta atıp ''Erzurumluyuh gardaş ereröörere'' diyenlere, neden mi? Erzurumlu dinine ve vatanına bir söz gelmedikçe kimseye kabadayılık yapmaz. Dadaş yiğittir, saldırmaz üç beş kişiyle tanımadığı birine. Bıçağı, sallamayı, silahı sadece imansızlara vatan düşmanlarına karşı kullanır. Onun hırsı bu toprakların ona bıraktığı mirasıdır...Mertiği, dürüstlüğü maddi hiçbir mefhumla ölçülemez. Yolda yürürken Erzurumluyu asaletinden tanırsınız. ''O'' her şeyin farkındadır ; tartar insanları gözleriyle.

Burası değişirse Türkiye değişecek kardeşim, biz doğuda her zaman saygının ve yiğitliğin temsilcisi olduk. Biz değil miydik depremden sonra Atatürk bu şehri ziyaret edip ''Bir isteğin var mı ağam?'' diye sorduğunda ''Yok paşam biz zaten yedi düvelnen harp etmisıh olmayan vatanı yeniden gurmusuh, bu bize yeter'' diyen? 

Eskiden daha lezzetliydi çayımız, kahvelerde büyüklerimiz sohbetler eder iken,
Eskiden daha birdik, şu göçler gerçekleşmemişken.

Erzurum isyanın değil, savaşın şehri olmuştur hep. Biz kaybettiğimiz şeyler için hep savaştık...Moskof'a boyun eğmedik ulan, üç beş zibidiye mi prim vereceğiz? Bırakacak mıyız sanıyorsunuz Türkiye'nin doğusunu sizlere? Oradan buradan ettirdiğiniz göçlerle ''Erzurum artık değişti'' demelerinize ? Dadaşlık bir ruhtur ve bizler ölene kadar bu ruhun bitirilmesine göz yummayacağız. 

25 Haziran 2013 Salı

Erzurum Kalesi ( Evliya Çelebi'nin Bakışıyla)

Bayır üzerinde, kare şeklinde, kefeki taşından yapılmış çepe, çevre iki katlı hisardır. Her iki duvarın arası70 adımdır. Buraya Hisariçe derler. Çepeçevre hendeği vardır. Hendeğinin eni 80 adım olup derinliği 20 zirâdır. Ama Gürcü ve Erzincan Kapıları'nın derinliği o kadar değildir. Üzerlerinden köprü ile geçilir, iki kat demir kapılardır. Bu iki kapı arasında Revan'ı fetihden 10 tane balyemez top var. Lâkin Tebriz Kapısı tarafındaki duvar yüksek olmakla beraber içkaleye bitişik olduğundan tek kattır. Fakat çok sağlamdır. Kirpi gibi toplarla donanmıştır.






Toplar hep Darağacı Mahallesî'ne, Gümüşlü Kümbet tarafına bakar. Dışarı kaleye havale olunmuş, göğe ser çekmiş, tuğla minare gibi yüksek bir kulesi var. "Kesik Kule" adıyla tanınmış, üstü tahta örtülü yüce bir köşktür. 10 tane sürahi başlı topu vardır ki kalenin dört çevresindeki ovalara kuş uçurmazlar. Kulenin boyu 100 zirâdır. İç kalenin duvarının boyu 60 zirâdır. Sair duvarlar 50'şer zira yüksekliğindedir. Çepeçevre kalenin iki katı 210 kule ile 2080 bedeni havidir. Hepsi kurşun mazgallı beden ve çıkıntılardır. Kalede 1700 ev vardır. Hep toprak örtülü, eski tarz evlerdir, Erzurum Eyaleti'nde gördüğümüz köy ve kasabalar hep toprak örtülü yerlerdir.

Erzurum Milliyetçi Bir İldir Diye Duydum Azizim...Doğru Mudur ? ( Hikaye)

- erzurum, milliyetçi bir il diye duydum azizim; anlat hele doğru mudur bu?
+ kesinlikle. askerlik görevini erzurumda yapmış birisi olarak şahitim buna. dinle şu hikayemi;

bir gün 12 2 nöbetindeyim.hava eksi bilmem kaç derece. karşı pencereden buz gibi hava soluyan teyze sıcak bir ses tonuyla tarafıma doğru yüksek sesle bağırıyor;

- oğlum, diyor; sen biraz uyu istersen hava çok soğuk. ben buradayım bak, tutarım senin yerine mübarek nöbetini evladım!.

bir duygusallık, verdim kendimi ağlamaya. hıçkıra hıçkıra. ah teyze diyorum kendime, keşke herkes senin gibi milli duygularla bakabilse olaya...

24 Haziran 2013 Pazartesi

Dadaş Nedir ? Kime Denir?

Erzurum'un yerli halkına özellikle erkeklerine dadaş denir.Dadaşlar ; safkan Türk olup, Erzurum topraklarının onlara yüklediği belli insani kuralları ve kendilerine özgü güzel özellikleri vardır.Gözü pek cesur, milliyetçi korkusuz, inançlı ve dürüst, namuslu, mert insan anlamlarına gelir.Başka şehirlerde de ve böyle kişilere dadaş demek iltifat sayılır.

Erzurum'dan çıkıp batıya doğru ilerledikçe,insanlarla sohbet etmeye başladığınız an klişe bir soru olarak : ''Nerelisin?'' diye sorarlar.''Erzurumluyum'' diye cevap verince ''dadaş mısın gardaş?'' diye bir soru daha yöneltirler.Erzurumlu olmak dadaşlıkla özdeşleşmektir.Biz Erzurumlular dadaşlığı bir ırkın değil bir kimliğin sembolü olarak görürürüz. Bu bizim için kullanılan yöresel bir sıfattır aslında. Cesur oluruz fakat saldırgan değilizdir. Muhafazakarızdır fakat tüm dinlere saygılıyızdır.Bütün erdemlikleri yiğitlikleri kendinde toplayan adamdır dadaş. Vatanını sever,dinine bağlıdır....Bu iki mefhum dadaşın olmazsa olmazıdır ; et ve tırnak gibi artık iç içe geçmişlerdir. Erzurum dadaş ve bar üçlemesi birbiriyle yoğrulmuş tek sözcük gibidir. Birinden bahsedilirse hemen diğeri akla gelir. Dadaşlık Türk medeniyeti ve İslamiyetle şekillenmiş bir kavramdır.

Erzurum İlinin En Eski Adı Nedir ?

Erzurum'un bilinen ilk adı Doğu Roma (Bizans) İmparatoru II. Theodosios'a (408-450) izafe edilen 
Theodosiopolis'ti. Şimdiki Erzurum'un yerinde kurulmuştu. IV. asır sonuna doğru Roma imparatorluğu 
sınırları içine alınmış ve 415 tarihinde Theodosios'un emriyle Şark Orduları Kumandanı Anatolius 
tarafından kurulmuştur. 

Urfalı Mateos'a göre bu şehir Garin mıntıkasında Fırat'ın kaynağına yakın bir yerde bulunuyordu. 
Belazurî. Bölgeye hâkim olan Ermenyakos'un ölümü üzerine yerine geçen Kali adlı karısı tarafından 
kurulduğu için Araplarda Kalikala (Kali'nin ihsanı) adını vermişlerdir. 

Hüsala Erzurum şehri tarih boyunca aşağıdaki isimleri taşımıştır: 
1-Karanilis - Karanitide - Garin - Karin - Kalak - Karun - Kalak (Yunan, Bizans, Roma kaynaklarında, 
Ermeni ve Gürcü tarihlerinde)
2-Theodosiopolis (Bizans Dönemi)
3-Kali-Kala (k) (Kali/Han-Şehri) (İslam kaynaklarında).
4-Arzan - Arzen - Artze (Şimdiki "Karaarz - Karaz" yerinde) (Selçuklu fethi sırasında).
5-Erzen - Rum / Erzen-ir-rüm ve Erzurum (Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu, Osmanlı çağlarında)